Ana içeriğe atla

Joker filmi incelemesi...

joker
Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren Joker, büyük ilgi toplarken Türkiye’de 10 gün içinde 1.4 milyon seyirci tarafından izlendi. Filmin beklentileri karşıladığını söylemek mümkün. Açıkçası böyle bir yazıyı yazıp, yazmama konusunda çok kararsızdım zira çok da güvendiğim bir alan değil ancak sonrasında öyle içimden gelen bir şeyleri yazayım dedim. Sonuçta mekanın sahibi biziz…

DC bugüne kadar yaptığı çoğu filmde beklentileri karşılayamamakla eleştirildi fakat bu filmde korkulan olmadı bence. İzlerken çok keyif aldım. Joker’i diğer kötü karakterlerden ayıran en temel nokta her zaman yaptığı şeyleri para veya iktidar için yapmamasıydı. Bu filmde de Joker’in nasıl bu noktaya geldiğini empati kurarak görüyoruz. Aslında bu yüzden filme Joker’den ziyade Arthur Fleck desek daha da doğru olabilir. Bütün hayatı kötü geçen, psikolojik bir hastalığı olan ve hayatı bir yalandan ibaret olan bir ismi görüyoruz. Hayatını palyaçoluk yaparak kazanan Arthur, stand-up gösterisi yapmayı hayal eden ve akşamları annesiyle beraber Murray Franklin’in showunu televizyonda izlerken de o programa katılmanın, övülmenin hayalini kuruyor. Bütün hayatı boyunca farkedilmek, ilgi görmek isteyen Arthur, metroda 3 genci öldürmesinin ardından toplumdan destek görmesiyle beraber farkedildiğini hissediyor ve olaylarda buradan sonra başlıyor. Batman’in babası olan Thomas Wayne’i babası zannetmesi ve bunun peşine düştüğü sırada annesinin psikolojik sorunları olduğunu öğrenmesi, kendisinin evlatlık olduğunu öğrenmesi ve çocukken istismara uğradığını öğrenmesiyle Arthur Fleck’in Joker’e dönüşümünün bir diğer adımı da atılmış oluyor. Burada filmin istismara uğrayan çocukların psikolojik sorunlarla yaşadığı mesajını verdiğini de söylemek mümkün. Aslında Arthur tuttuğu notlarda da “Umarım ölümüm, hayatımdan daha mantıklı olur.” yazması gibi mantıklı bir hayat istiyor bence. Öldürdüğü 3 gencin ardından şehirden destek görmesi onu etkileyen bir durum oluyordu.

Joaquin Phoenix

Arthur’un aslında çok kötü biri olmadığını evine gelen eski iş arkadaşlarından birini öldürürken diğerine bir şey yapmamasından da görüyoruz. Birini öldürdükten sonra korkan kısa boylu arkadaşına “Gitmene izin vereceğim. Sen her zaman bana iyi davrandın” diyerek zarar vermiyordu. Murray’in şovuna gitmeden önce provalarda kendini öldüren Arthur, şovda idolü olarak gördüğü Murray’i öldürmesinin sebebi de metroda herkesin maske taktığını görünce fikrini değiştirdi muhtemelen. O artık toplum tarafından Joker olarak da olsa farkedilmişti. Şovda yaptığı konuşmanın da filmin en etkileyici kısmı olduğunu söylemek mümkün. Filmin sonuna kadar öldürdüğü herkesi adi olarak gördüğü için öldürürken filmin sonunda akıl hastanesindeki doktoru sebepsiz şekilde öldürmesi de artık Joker olma aşamasını tamamlamıştı. İşin özü film aslında Arthur’un çocukluk travmaları, sürekli ezilmesi, hayatının yalan olduğunu görmesi gibi sebeplerle yani bir günde veya bir sebeple değil birçok sebep ve her gün yaşadıklarıyla bu noktaya geldiğini gösteriyor. Kendisini hiç farketmeyen toplumun, 3 genci öldürmesinin ardından maskesini takıyor olması ve farkedildiğini hissetmesiyle birlikte de istediğini elde ediyordu.

joker

Joaquin Phoenix’in de harika bir oyunculuk yaptı. Önünde Heath Ledger gibi Dark Knight’te unutulmaz bir performansa imza atmış biri varken onu Kral hiç onu hatırlatmadı. Filmde yardımcı oyuncuların çok da bir işlevi yoktu neredeyse ve full ona odaklı olan bir filmde kusursuz bir performans gösterdi. Kral gerçekten büyük oyuncu.

Put on a happy face

Kısaca şunu söylemek mümkün bence film her şeyiyle çok başarılıydı. Başta da dediğim gibi izlerken çok keyif aldım. Yazı ne kadar oldu bilemiyorum ama umarım beğenirsiniz. “Put on a happy face”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Roko Ukic: Fenerbahçe’deki Yıllarım Kariyerimin En İyi Dönemiydi

Fenerbahçe ‘de 3 sezon forma giyen ve Unics Kazan’a attığı son saniye basketiyle hafızalarda yer edinen Roko Leni Ukic ile Eurohoops için konuştum. Kariyerinin en iyi dönemini Fenerbahçe‘de geçirdiğini ifade eden tecrübeli oyun kurucu, o dönemi çok özlediğini de ifade etti. Öncelikli olarak şu an The Last Dance gündemde bunla alakalı görüşlerini almak istiyorum. Diziyi izledin mi ve izlediysen neler söylersin? Elbette Last Dance’i izledim. Biz Hırvatlar için çok daha özel bir belgesel çünkü efsane Chicago Bulls kadrosunda Toni Kukoc da vardı. O zaman ve hala bizi temsil ettiği için oldukça gururluyuz. Ben bir NBA ve basketbol sever olarak belgeseli sevdim. 2 sezon NBA’de forma giymiştin ve bu sene NBA’in efsane ismi Kobe Bryant hayata gözlerini yumdu. NBA’de oynadığın dönemde Kobe’yle unutamadığın bir anın oldu mu? Kobe Bryant’a karşı iki maç oynadım, 20 dakikanın üzerinde. Benim için çok özeldi. Hayatının trajık şekilde son bulması herkesi üzdü. Biliyorsunuz, çocuklar...

David Mutaf: Fenerbahçe benim için her zaman öncelik olacak.

Fenerbahçe 'de genç takımda geçirdiği iyi sezonun ardından NCAA ekiplerinden M innesota Üniversitesi ile anlaşan David Mutaf , bu kararı alma nedenlerini, Obradovic'ten öğrendiklerini ve gelecek hedeflerini Eurohoops 'a anlattı.  Öncelikli olarak NCAA'ye gidişinle başlamak istiyorum. Fenerbahçe'den ayrılarak NCAA'ye gitmeye nasıl karar verdin? Süreci biraz anlatabilir misin? Yaklaşık 2 yıldır zaman zaman Amerika'daki okullardan ilgi görüyordum. Daha sonrasında bu ilgi mart aylarının başlarında Amerika'daki çeşitli okullardan neredeyse her gün mesajlar ve telefonlar almaya başlayarak arttı. Maalasef pandemi yüzünden okulları gezemediğim için online toplantılar ve turlar gerçekleştirdim. Benim için zorlu ve yoğun bir iki ayin ardandan basketbol ve eğitim kariyerim için en doğru adımı Minnesota Üniversitesi'nde atabileceğime karar verdim. NCAA'den Minnesota Üniversite dışında başka teklifler aldın mı? Aldıysan da tercihini Minnesota Ü...